Yanlış tarım ve sulama politikaları obruk gerçeği

Yanlış tarım ve sulama politikaları obruk gerçeği

Konya’da sadece 1 kilometrekarelik alanda 100’ün üzerinde obruk tespit edildi. Yerleşim yerlerine yakın olan obruklar tehlike yaratmaya devam ediyor.

Halkçı Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları olarak obruk oluşumunu sınıfsal olarak değerlendireceğiz.

Her konuya sınıfsal noktada yaklaşmamızın temel sebebi talan edilen yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi neden sonuç ilişkisinde inceleyerek doğru bir mücadele hattını oluşturabilmektir.

Obruk nedir?

Yeraltı sularının toprak ile etkileşime girmesi sonucu oluşan yeraltı boşluklarının yüzey ağırlığını taşıyamayıp çökmesi sonucu oluşan derin çukurlardır.

Kayaçların litojik özellikleri ve yeraltı suyunun niteliklerine bağlıdır. Etkileşim durumunda çözünebilen kireçtaşı, marn ,dolomit gibi karbonatlı kayaçlarla evaporitlerin yaygın olduğu bölgelerde  kayaç ve minerallerin sular ile etkileşimi sonucu dolin, düden, obruk diye tanımlanan karstik yapılar oluşmaktadır.

Obrukların çoğu iki şekilde oluşur. Birincisi alttaki eriyebilen kayaçlar topraktan sızan sularla çözünürler ve kayaç içinde bulunan doğal boşluklar genişler ve üzerlerinde bulunan toprakla doldurulurlar. Yer altı suyu kayacı çözmeye devam ettikçe toprak ortadan kalkar ve geride yamaç eğimi düşük, derinliği fazla olmayan çöküntüler bırakır. Komşu obruklar birleştiğinde ise çözünme vadileri denilen daha büyük, düzensiz, kapalı bir çöküntüler ağı oluşturur. Obruklar ayrıca bir mağara tavanının çökmesi sonucu dik kenarlı bir krater şeklinde de oluşur. Bu yolla oluşan obruklar özellikle nüfusun fazla olduğu bölgelerde ciddi bir tehlikedir.(1)

Obrukların oluşması için karstik alanların bulunmasından başka şartlar da gereklidir. Yeraltı su seviyeleri farklı iki havza bulunmalı. Bu alanları daha yüksek bir eşik birbirinden ayırmalıdır. Havzaların yeraltı suları bu eşiğin altından akış göstermelidir. Tüm bu şartlar Obruk platosunda bir araya gelir. Tuz Gölü havzası ile Konya ovası arasında Obruk platosu eşik durumundadır. Daha yüksek olan Konya yeraltı suyu platonun altından Tuz gölü havzasına doğru yeraltı akışı gösterir. Bu akışın oluşturduğu erime güncel obrukların oluşumunun başlıca sebebidir. Bu nedenlerden başka yerel fay hatlarının da obruk oluşumuna katkısı bulunur. Tuz gölünün güneybatısında bulunan fay Dikmen-Kolca obruklarının oluşum sebebidir.(2)

 

Konya da bölgede sürekli artarak oluşan obruklarda doğa süreçlerin yanında insan faaliyetlerinin de önemli etken olduğu net bir şekilde gözlemlenmektedir.

Geçmişte düşük nüfus yoğunluğu, sınırlı tarım ve sanayi alanların artmasıyla birlikte bir tehdit olarak algılanmayan obruklar insan yaşantısı açısından tehlike yaratacak bir duruma gelmiştir.

Konya’da işlenen tarım alanı Konya’nın toplam alanının %67.7 sini oluşturmaktadır. Ülkemizin en geniş arazi varlığına sahip ili olan Konya da 19.278.540 dekar alan bulunmaktadır. Konya’da mevcut su potansiyeline göre sulanabilir arazi miktarı 1.652.762 hektar olup, halen 595.059 hektar arazi sulanmaktadır.

Konya Ticaret Odası verilerine göre (Parababalarının örgütü); http://www.kto.org.tr/tarim-449s.htm

Konya’nın özellikle tahıl ürünleri konusunda Türkiye’de açık ara önde olduğu söylenebilir.  Konya Ovası’nda yılda 4 milyon 119 bin ton tahıl üretilmektedir. Tahıl üretiminde yüzde 10,7 ile Türkiye’de ilk sırada olan Konya, yılda 1 milyon 686 bin 326 ton buğday üretimiyle de lider durumdadır. Konya, Türkiye’deki buğdayın yüzde 9,7’sini tek başına üretmektedir.

Ülkedeki şeker pancarı ve kuru fasulye üretiminin yaklaşık yüzde 30’unun gerçekleştiği Konya Ovası’nda, havucun da yüzde 71’i üretilmektedir. Özellikle Kaşınhanı havucu lezzet ve aroması ile ihracatta tercih edilmektedir.

Sebzecilik özellikle Ereğli ve Akşehir’de önemlidir. Diğer yerlerde ancak sulanabilen yerlerde yapılmaktadır. En çok üretimi gerçekleştirilen sebzeler arasında; 310 bin 295 tonluk üretim ile havuç başta gelmektedir. Konya bu üretimle 2015 yılında Türkiye’nin toplam havuç üretiminin yüzde 58’ini karşılayarak, bu alanda ülke birinciliğini sürdürmüştür

Konya, Türkiye meyve üretiminin %4’ünden fazlasını gerçekleştirmektedir. Önemli meyve ürünleri elma, kiraz, vişne, armut, kayısı ve kavundur. Konya vişne ve kiraz üretiminde Türkiye’de ikinci sıradadır.

Obrukların oluşmasında en önemli insan faktörünün yer altı sularının yanlış kullanılması olarak belirtmiştik.

Fizik kuralıdır toprak boşluk sevmez.

Türkiye’nin toplam tarım arazisi 23.2 milyon hektar. Sulanabilir 8.5 milyon hektar tarım arazisinin 6.5 milyon hektarı sulanıyor. Türkiye’nin, 98 milyar metreküp yer üstü, 14 milyar metreküp yeraltı olmak üzere toplam 112 milyar metreküp kullanılabilir su kaynağı var. Kişi başına düşen yıllık su miktarı 1400 metreküp. Suyun yüzde 73’ü tarımda, yüzde 16’sı konut ve yaşam alanlarında yüzde 11’i sanayide kullanılıyor. Türkiye su zengini değil. Fakat, zenginmiş gibi kullanıyor. Tarımsal sulamanın yüzde 75’i salma sulama, yaygın deyimi ile vahşi sulama ile yapılıyor.

Parababalarının temsilcilerinin  insana doğaya düşmanlıklarını sıralamaya kalksak ciltler dolusu kitap yazabiliriz.

Konya Ticaret Odasının övgü ile bahsettiği tarımsal alan ve rekolte değerlerini bir de yapısal ve ileriye dönük değerlendirdiğimizde.

İç Anadolu kurak bir bölge bu bölgede suya dayalı bitkilerin ekilmesi gibi yanlış tarım uygulamalarını görmekteyiz.

Bir örnek verelim Mısır suya dayalı bir üründür. Mayıs ayında ekilir .120 günlük yetişme süreci olan bitki yazın sulanması gerekmektedir. Yetişme döneminde 15 kere sulanması gereken bu ürün kuyularda yoğun su tüketimine sebebiyet vermektedir. Pancarda aynı şekilde.

Tarım politikaları oluşturulurken akıl almaz kar hırsıyla gelecek yıllar hiçbir şekilde düşünülmeden yapılan hatalar yıllar sonra ülkede tarım yok olmasına doğal afetlere kadar bir dizi sonuçlarla karşılaşmamıza sebebiyet vermektedir.

Halkçı Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları olarak Pandemi sürecindeki önerilerimizde, enerji ile ilintili, HES , PHES gibi tüm süreçlerde açıkça belirttik .Çoklu disiplin olarak yapılmayan tüm yaklaşımlar bilimsellikten uzak ve yaklaşım olarak sadece tek taraflı yaklaşımlarıdır.

Ovayı besleyen dere ve çayların önüne PHES ,HES uygulamaları gibi akıl almaz  yöntemler enerji adına uygulanırsa bu uygulanan bent ve barajlar ovada ki yer altı su seviyesinde çekilmeye sebebiyet vermektedir.

Yanlış tarım politikası olarak bakıldığında bölgede bir sene bakliyat bir sene buğday ekilmesi teşvik edilmesi gerekirken devlet tarafından suya dayalı ürünler teşvik edilmektedir.

Yılda iki ürün alma hedefiyle yapılan ve vahşi sulama yöntemi kullanılan bu bölgede kaçak su kuyularının açılması ve yer altı sularının çekilmesi ile tehlike yaratacak daha kötü sonuçların oluşmasına sebebiyet verecektir.

Acil olarak tarım politikası yeniden düzenlenmelidir.

Halkçı Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları olarak;

Obrukların oluştuğu bölgelerde depremsellik, oturma göçme vb mühendislik disiplinlerinde ele alınarak çevreye ve bölgeye olan etkileri değerlendirilmelidir.

Yer altındaki boşluklar mağaralar önceden tespit edilmeli jeolojik ve jeofizik etütlerle yapılan tespitler ışığında bölgedeki yöre halkı bir an önce güvenli alanlara taşınmalıdır.

Bölgede salma sulamanın  yerine bir an önce yağmurlama, damla sulamaya geçilmelidir.

Çoklu disiplinel bir yöntemle bütünleşik bir havza projesi uygulanmalıdır.

Tarımsal faaliyetler coğrafi koşullar göz önünde bulundurularak düzenlenmelidir

Acil olarak suya dayalı ürünlerin üretilmesinde sınırlama getirilmeli denetim mekanizması oluşturulmalıdır.

Bir tek bölgede değil tüm Türkiye de tarımsal alanda her yıl ekilecek ürünler ekim alanları çoklu disiplinlerin çalışması ışığında yeniden düzenlenmeli ve teşvik edilmelidir. Tüm yurt genelinde tehlike ve risk haritaları oluşturulmalıdır.

Kaçak kuyulara kesinlikle izin verilmemelidir.

Vahşi sulama yerine teknolojik ve bilimsel tedbirli sulama uygulamaları yapılmalıdır.

Mutlaka bölgede ve Türkiye genelinde konusunda uzmana jeofizik, jeoloji, geoteknik, ziraat mühendisleri başta olmak üzere mühendislik ve şehir plancıları disiplininden meslektaşlarımız görevlendirilmelidir.

Topraklarımızı AB-ABD Emperyalistlerine yerli ve yabancı parabalarına peşkeş çekmek yerine toprak reformu yapılarak acilen boş topraklar acilen tarıma açılmalıdır.

Bölgedeki HES,PHES ,Kömürlü termik santral gibi uygulamalar bir an önce durdurulmalıdır.

Acil olarak Teknik ve bilimsel bir heyet oluşturulmalı bitki hayvan ve toprak ıslahı vb konularda bilimsel çalışmalar yapılmalıdır.

Toprak ve su kaynaklarımızın geliştirilmesi ile ilintili kanun, tüzük ve yönetmelikler acilen yeniden değerlendirilmeli ve oluşturulmalıdır.

Obrukların yarattığı zararlar için tarımsal sigorta kapsamı genişletilmelidir.

Halkçı Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları olarak Parababalarının ve temsilcisi iktidarın yıllardır uyguladığı yanlış politikalarla hayatımızı cehenneme çevirdiğini yer altı ve yerüstü kaynaklarımızı talan ve yağmaya açtığını biliyoruz ve bu noktada mücadele ediyoruz. Tekrarlıyoruz.

ÖRGÜTSÜZ HALK KÖLE HALKTIR! ÖRGÜTLÜ HALK YENİLMEZ!

Örgütlenin ki Bu aşağılık,kokuşmuş,çürümüş. Parababaların düzeni yıkılsın artık..!

 KAHROLSUN PARABABALARI DÜZENİ..!

 

  1. ↑James S. Monroe, Reed Wıcander, 2007, Fiziksel Jeoloji Yeryuvarı’nın Araştırılması
  2. 1 2 “Konya – Karapınar Obrukları”. academia.edu. 2009. Erişim tarihi: 18 Aralık 2014.

 

 

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.