Tam bağımsız, demokratik, laik Türkiye mücadelesini sürdürmeye kararlıyız.

Wikipedia’nın İngilizce sürümünde Kurtuluş Savaşımıza ‘etnik temizlik‘ ifadesini eklendiği değiştirilmesine rağmen söz konusu kavramın sayfaya tekrar eklenerek maddenin korumaya alındığı ortaya çıktı.
Dünyanın en ünlü çevrimiçi ansiklopedisi Wikipedia’da Kurtuluş Savaşı’nı anlatan “Turkish War of Independence” (Türk Bağımsızlık Savaşı) maddesinin giriş kısmına bir kullanıcı tarafından “ethnic cleasing” (etnik temizlik) maddesinin eklendiği, bu ifadenin başka kullanıcılar tarafından silinmesine rağmen tekrar eklenerek sayfanın “vandalizme karşı koruma” altına alındığı görüldü.
Wikipedia tarafından koruma altına alınan sayfalar kayıtlı kullanıcı haricinde değiştirilemiyor.
1919 yılında Samsun’a çıkmadan önce Mustafa Kemal genel durumu şöyle özetliyordu:
“Düşman devletler Osmanlı Devleti’ne ve ülkesine maddi ve manevi bakımdan saldırmışlar; yok etmeye ve paylaşmaya karar vermişler. Padişah ve Halife olan kişi, hayat ve rahatını kurtarabilecek çareden başka bir şey düşünmüyor. Hükümeti de aynı durumda. Farkında olmadığı halde başsız kalmış olan ulus, karanlık ve belirsizlik içinde, olup bitecekleri bekliyor. Felaketin korkunçluğunu ve ağırlığını anlamaya başlayanlar, bulundukları çevreye ve sezebildikleri etkilere göre kurtuluş çaresi saydıkları yollara başvuruyorlar… Ordu, adı var, kendi yok durumda. Komutanlar ve subaylar, Genel Savaşın bunca sıkıntı ve güçlükleriyle yorgun, yurdun parçalanmakta olduğunu görmekle yürekleri kan ağlıyor; gözleri önünde derinleşen karanlık felaket uçurumunun kıyısında kafaları, çıkar yol, kurtuluş yolu aramakta…
“Burada, pek önemli olan bir noktayı da belirtmeli ve açıkça anlatmalıyım. Ulus ve Ordu, Padişah ve Halifenin hainliğinden haberli olmadığı gibi, o makama ve o makamda bulunana karşı yüzyılların kökleştirdiği din ve gelenek bağlarıyla içten bağlı ve uysal. Ulus ve Ordu, kurtuluş yolu düşünürken bu atadan gelen alışkanlık dolayısıyla kendinden önce yüce halifeliğin ve padişahlığın kurtuluşunu ve dokunulmazlığını düşünüyor. Halifesiz ve padişahsız kurtuluşun anlamını kavrama yeteneğinden yoksun… Bu inançla bağdaşmaz ve düşüncelerini açığa vuracakların vay haline! Hemen dinsiz, vatansız, hain, istenmez olur.” (Nutuk, Türk Tarih Kurumu, 2006, s. 16-17)
“(…)
“Öyleyse sağlam ve gerçek karar ne olabilirdi?
“Baylar, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da ulus egemenliğine dayanan, tam bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak. (agy, s. 19)
“(…)
“Böyle bir ulus, tutsak yaşamaktansa yok olsun, daha iyidir.
“Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm!
“İşte gerçek kurtuluşu isteyenlerin parolası bu olacaktır.
“Bir an için, bu kararın uygulanmasında başarısızlığa uğranılacağını düşünelim. Ne olacaktı? Tutsaklık. (agy, s. 19)
“…
“Bağımsızlığı için ölümü göze alan ulus, insanlık onur ve şerefinin gereği olan her özveriye başvurduğunu düşünerek avunur ve kuşkusuz, tutsaklık zincirini kendi eliyle boynuna geçiren uyuşuk, onursuz bir ulusla karşılaştırılınca, dost ve düşman gözündeki yeri çok başka olur.” (agy, s. 21)
İşte ilmek ilmek işledi Mustafa Kemal ve onun önderliğindeki Birinci Kuvayımilliyeciler bu düşüncelerini, dize getirdiler yedi düveli: Meclisin kuruluşu, Ulusal Kurtuluş Savaşı, Lozan Anlaşması’nın imzalanması, Ankara’nın Başkent ilan edilişi ve Cumhuriyet’in ilanı. Hilafetin kaldırılışı…
6 Mayıs 1972’de 12 Mart Faşist cuntası tarafından katledilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan katledilişlerinin yıldönümünde tekrarlıyoruz.
“Bu üç yiğit devrimci “En sekmez luverin namlusundan fırlayarak” Üniversite işgalleri, ABD Emperyalizminin simgesi 6’ncı Filo’yu protesto eylemleri, işçi-köylü eylemleri, Tam Bağımsızlıkçı Mustafa Kemal Yürüyüşlerini gerçekleştirdiler.
İnsan olarak doğmuş olmanın hakkını verdiler. Sonlarını düşünmediler. Kıvılcımlı Usta’mızın deyimiyle, “Görev yapmada çok iyi biliyoruz; vurmak da vardır, vurulmak da. Hepsi vız gelir ve de gelmelidir.” diyerek mücadele verdiler.
Ve “Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm-Leninizm! Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği! Yaşasın İşçiler, Köylüler! Kahrolsun Emperyalizm! Kahrolsun Faşizm” sloganlarıyla koştular ölümsüzlüğe. Halklarımızın gönlünde ve mücadelesinde de Kahraman olarak yaşamaya devam ediyorlar.”
Aynı kararlılıkla mücadele ediyoruz.
Bitmedi daha bitmedi bu kavga diyerek. Üzerimize düşenleri şu şekilde sıralıyoruz.
Halkçı Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları olarak bizlere düşen;
Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızı Sosyal Kurtuluşla taçlandırmak yani Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızı mantıki sonucuna ulaştırmak için ödünsüz, esnemeden, bükülmeden, eğilmeden, korkusuzca, cesaretle, yılmadan, bıkmadan, usanmadan mücadele etmektir.
Birinci Kuvayimilliyecilerin bütün kazanımlarına, Halklarımıza kazandırdıklarına sahip çıkmak, bu kazanımları korumayı görev bilmek,
Ülkemizin yıllardır baş belası, lanet, kahredici iki gücü ABD, AB Emperyalizmine ve Ortaçağcılığa karşı mücadele yürütmek,
Cumhuriyet’in en büyük kazanımlarından Laikliğe saldırılara karşı her alanda mücadele etmek,
Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın önderi Mustafa Kemal’in ve Birinci Kuvayimilliyecilerin vatan bellediği Cesarete sahip olmaktır.
ABD ve AB Emperyalistlerinin ve yerli satılmışların bu aşağılık saldırılarına karşı susanların, kenardan izleyenlerin, sessiz kalanların, Laikliği dert edinmeyenlerin, Mustafa Kemal’i sömürenlerin, Yedi Düvele Karşı verilen Kurtuluş Mücadelesini Antiemperyalist olarak görmeyenlerin, Ege’de 18 adamız göz göre göre Yunanistan Devletine peşkeş çekilirken tık demeyenlerin, yeraltı – yerüstü kaynaklarımızı çoğu yabancı parabalarına peşkeş çekenlerin hakkı değildir göstermelik vatan savunuculuğu yapak.
Halkçı Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları olarak İkinci Kurtuluş Savaşı’nı örgütlemeyi bir görev olarak kabul ediyoruz.
İkinci Kuvayimilliyecilikte, cephe ne denli baş döndürücü, strateji ve taktik ne denli karmakarışık, hedef ne denli güç anlaşılır olursa olsun, Birinci Kuvayimilliyeciliğin devrimci, kutsal Mustafa Kemal gelenekli CUMHURİYET BAYRAĞI başımızdadır.