Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Gününde içler acısı durumumuz…

28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği gününde , tüm dünyada yaşanan Pandemi sürecinde bir kez daha gördük ki İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği can alıcı bir şekilde önem taşımaktadır.
Ülkemizde İş Sağlığı Güvenliği Yasası (Kanun No.6331), 30 Haziran 2012 tarih ve 28339 sayılı Resmî Gazete ‘de ilan edilerek yürürlüğe girmiştir. TBMM , İSG yasasının denetlenmesi ve sürdürülmesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı yetkilendirmişti. Buna bağlı olarak da İş Güvenliğiyle ilgili yönetmelikler çıkarıldı. Daha önceki mevzuatta yer alan İşçi Sağlığı kavramı yerine, yani işçi odaklı yaşam yerine iş sağlığı kavramı getirildi. İşçi değil iş ve işletme ön plana alındı.
Yasa ve yönetmeliklerle büyük umutlar bağlanan yeni “İş Güvenliği” mevzuatı uygulamada bir adım bile ileriye gidemedi. Bakanlık tarafından eğitim ve sınav ile yetkilendirilen ISG personelleri maaşını aldıkları Parababalarının iş yerlerinde ISG önlemlerini almaya hangi ölçüde etkili, önlemleri nasıl denetleyeceği ülkemizde yasa çıktığı andan itibaren tartışılan ve ISG sorunlarının temelini oluşturan bir husus oluşturdu.
İş Güvenliği Yasasıymış, ilgili yönetmeliklermiş, vız geldi Parababalarına. İşçi sağlığı için yatırım yapmak, para harcamak mı, ne mümkün. Varsın ölsünler, biri gider bini gelir onlar için.
Parababaları , İşçilerin iş cinayetlerine kurban gitmesi karşısında kılını kıpırdatmadı.İşçi arkadaşı yerde üstü örtülü yatarken işveren işçilerin çalışmaya devam etmeye zorlandı. Aynı işçi ekmeğini bir lokma daha büyütebilmek, insanca çalışma koşullarına kavuşabilmek için sendikada örgütlendiği anda kendisini kapının önünde buldu.En yakın örneği Muğla, Eskişehir ve Urfa Tüvtürk araç muayene istasyonlarında, işçiler, çoğunluğu kalifiye işgücü olmasına rağmen, asgari ücret düzeyinde bir ücret alıyorlardı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği kurallarının yeterince uygulanmadığı ve iş güvencesinin olmadığı, en ufak bir problemde keyfi olarak işten çıkarmaların yaşandığı koşullarda çalışıyorlardı.Kapının önüne kondular haklarını alamadan.Mücadeleleri hala devam ediyor.
Buna göre öncelikle çalışanların iş güvenliğinin sağlanması, sağlıklı ve güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması devletin ve bu konuda yetkilendirilmiş kişilerin asli, anayasal görevi olmasına rağmen ülkemizde sürekli iş kazası yaşanmakta ve yaşanan her ölümcül iş kazasında Parababaları yerine iş yerindeki mühendis veya müdür pozisyonundaki kısmen yetkili görülen kişiler yargılanmaktadır.
İş Sağlığı ve Güvenliği yasası çıktıktan sonra da Parababalarının kar hırsı , iş kazalarının yaşanmasını azaltmak yerine artmasına yol açmış ve yargılamalara iş yerindeki mühendis, müdür pozisyonundaki kişilerin yanına ISG uzmanları da eklenmiştir. Bu yargılamalarda Parababaları ya hiç yargılanmamış ya da çok az ceza alması sağlanmıştır.Soma Katliamındaki işverenlerin serbest kalmaları can alıcı bir örnektir.
Bu düzende en acısı çocuk işçi ölümleri. Çocuklarımız için iyice güvensiz hale gelen ülkemizde, tüm halkımız gibi çocuklar da en zor günlerini yaşıyor. Çocuk işçiler kayıt dışı çalıştırılmakta hatta çalıştırılmamaları gereken ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılıyor. İşyerlerinde çocuk işçi çalıştırılması yasaklanmalıdır.
Ülkemiz insan hayatının sistematik olarak yok sayıldığı ve giderek yok edildiği bir ülke haline dönüştürüldü.
Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı günlerde bile fabrikalarda , şantiyelerde hastanelerde , birçok yerde özel izinler alınarak çalışmalar devam ediyor.İş güvenliği önlemi almayan iş yerleri işi durdurmaktadır. Covid-19’un etkilerinin de eklendiği ağır koşulların devam etmesi, tüm çalışanların salgınla daha çok karşı karşıya kalmasına sebep oluyor. Covid-19 salgını ISG uzmanlarının üzerindeki yükü de artırmıştır. Parababalarının kar hırsı Covid-19 salgını süresinde de devam etmiş, iş yerlerinin çalışmalarına devam etmesi nedeniyle Covid-19 sadece işçilerinin ve ailelerinin yaşamını tehlikeye atmakla kalmamış, salgının sanayi bölgelerinden şehirlere yayılmasına da yol açmıştır. Covid-19 için alınması gereken önlemler Parababalarının karını azaltacağı için birçok iş yerinde önlemler alınmamış, alınmayan önlemlerin suçu da Parababaları tarafından ISG uzmanlarına atılmıştır. Ayrıca iş yerlerinde Parababalarının maaşlı personeli olarak çalışan ISG personelleri Parababalarının iş yerlerinde Covid-19 salgınına karşı önlemler almasını nasıl zorlayabilir?
Ortak Sağlık Güvenlik Birimler’inde çalışan İş Güvenliği Uzmanlarının alacağı ücretler insanca yaşam ücreti olmalıdır. İSG Uzmanlarının iş güvencesi sağlanmalı, usulsüzlüklerin üzerine giden,iş güvenliği önlemlerinin alınması için mücadele edenlerin işten çıkarılmaları yasaklanmalıdır. İşyerlerindeki iş güvenliği uzmanlarına ayrılan çalışma süresi arttırılmalıdır. Alınmayan önlemlere karşı işin durdurulması sağlanmalıdır. İSG uzmanları haber verirsem işten atılırım korkusu yaşamamalıdır. İşçi Sağlığı ve İş güvenliği kamulaştırılmalı ve İSG uzmanları kadro verilmeli ve tam yetkiyle donatılmalıdır. İşverenler karşısında bağımsız karar alma ve önlemleri uygulatma yetkileri olmalıdır.
Halkçı Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları olarak İşçi sağlığı ve iş güvenliği sistemi ile çalışma yaşamı acilen yeniden düzenlenmesini istiyoruz. Yapılacak olan yeni düzenleme Parababalarının temsilcileri ile değil Sendikalar, Meslek Örgütleri temsilcileri ve bilim insanlarından oluşturulan kurullarla yapılmalıdır. Unutmamak gerekiyor ki sistemi bu hale getiren erk Parababalarına, işverenlere dost, İşçi Sınıfına ve Emekçi halklarımıza düşmandır. İnsan hayatının sistematik olarak yok sayıldığı ve yok edildiği bu sistemle mücadele edilmelidir, İnsanca yaşanacak, ölüm korkusu olmadan işçilerin ve İş Güvenliği Uzmanlarının , baskı altında olmadan güvenceli bir şeklinde çalışacağı, söz ve karar sahibi olacağı bir sistemin kurulması için bilinçli ve örgütlü mücadele yürütmek en temel görevimizdir.
İş Cinayetlerinin olmadığı günleri görebilmek için Halkçı Mühendis,Mimar ve Şehir Plancıları İs Güvenliği Uzmanlarının ve işçilerin sorunlarının takipçisi olacaktır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Günü’ nde güvenceli ve insanca yaşamak olmazsa olmaz hakkımızdır. Mutlaka bu haklar alınacaktır.