Büyük Menderes Ovasına JES’ler, madenler yetmedi birde otoyol hançeri geliyor..

Büyük Menderes Ovasına JES’ler, madenler yetmedi birde otoyol hançeri geliyor..

Zeybek, zorba yönetici karşısında köylünün savunma gücü şeklinde algılanmıştır(1)

Osmanlı Devleti 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesini imzalayarak mağlup devletler arasındaki yerini almıştı. İtilaf Devletleri, 18 Ocak 1919 tarihinde başlayan Paris Barış Konferansı’nda yapılan görüşmeler sonucu, İzmir’in Yunanistan tarafından işgalini kabul etti.

15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal ettikten sonra, çevre il ve ilçeleri de işgale başladılar.
Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sonunda ülkemizi işgal eden İngiliz, Fransız, İtalyan ve onların kuklaları olan Yunan ve Ermeni Burjuvalarının amaçları net ve belliydi. Ülkemizin yeraltı ve yer üstü kaynaklarını sömürmek, topraklarımızın doğal zenginliklerini kendi emperyalist maksatları uğruna dibine dek ele geçirmek idi.

İzmir’de durumlarını sağlamlaştıran Yunanlılar, Venizelos’un emri ile 27 Mayıs 1919’da Aydın’ı işgal ettiler. Aydın’ın ileri gelenleri ise çoktan işgali sükunetle karşılama kararı almışlardı. Kimdi bu ileri gelenler bugünkü Tefeci Bezirgân sermayenin toprak ağası şeklinde vücut bulmuş halleriydi. Yunanlıların yaptıkları cinayetlerle bölgeden Türk halkını göç ettirerek, buralara Rum göçmenlerini yerleştirmeyi planlamışlardır.

Aydın’ın işgalinden sonra Çine’ye gelen Asaf Gökbel, Teğmen İsmail Hakkı Bey, Yedek Subay Necmi Bey gibi vatanseverler Yörük Ali Efe ile irtibat kurarak, Efe’yi mücadeleye ikna etmişlerdir. 15/16 Haziran’da gerçekleştirilen Malgaç baskını, bölgede Kuva-yı Milliye’nin ilk başarısıdır. Bu baskını Erbeyli baskını, Tellidede çarpışması izlemiş ve Kuva-yı Milliye birlikleri Yunan işgal kuvvetlerini sürekli rahatsız eder olmuştur. Kuva-yı Milliye’ye katılımın hızla artması ile 30 Haziran 1919 tarihinde Yunanlılar Aydın’dan çıkarılmıştır.

 

Bir destandır. Elleri nasırlı dedelerden, harita yüzlü ninelere, bıyıkları yeni terlemiş gençlerine, gözleri çakmak çakmak bebelerine kadar mücadelenin içerisindedir.Vatan aşkını söylemekten korkar hale gelmektense ölmek yeğdir diyen Köyceğiz Kuvayimilliye Komutanı, Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı ve bir çok dönemin aydın kişileride Kuvayimilliye içerisindedir.

Emperyalistlerin yeni oyunu

Tanklarıyla, toplarıyla, tüfekleriyle gelmişlerdi bu toprakları sömürmek için. Ancak 1. Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın Önderi Mustafa Kemal, bu işgale karşılık “Geldikleri gibi giderler” diyerek, Ulusal Kurtuluş mücadelesini başlattı ve Anadolu Halkının yiğitçe direnişi sonucunda bu öngörü gerçekleşti, emperyalistler “geldikleri gibi gittiler”. Bu toprakların yiğit halkları geçit vermedi Batılı Emperyalistlerin yağmacı işgaline.

Yüz yıl önce tankla tüfekle topla kazanamayan emperyalizm, açık işgal yolunu yerine iktidarları ele geçirdiler. Bizim atasözümüz var “Maşa varken elini ateşe sokma” tıpkı bu ata sözündeki gibi işbirlikçileri buldular kendilerine bazen şirketler kurdurdular Kaz Dağlarındaki Alamos Gold gibi. Güzelim ülkemizin doğasını yeraltı ve yer üstü kaynaklarını efendilerine peşkeş çektiler. Aynı oyun ülkemizde de oynanıyor bizim gibi birçok ülkede de. ABD-AB Emperyalistlerinin doğası, emperyalist niteliği bu.

 

Tüm bunları neden hafızalarımızda tekrar tazeleme ihtiyacı duyduk.…..

Büyük Menderes Ovası üzerinde planlanan Aydın-Denizli Otoyolu’na YİP (yap-işlet-devret) yöntemiyle başlanıyor…

Aydın’ın 9 ilçesinde bulunan 47 köy ve  Denizli’nin 5 ilçesinde bulunan 27 köy olmak üzere,  Aydın-Denizli arasında, toplam 74 yerleşim yerinin topraklarında kamulaştırmayla!.. Talana açılıyor.

Bütün bu talan 25 dakikalık kısalma için mi ?

Aydın-Denizli arasındaki bölünmüş karayolu 125 km’dir. Gidiş süresi, 1 saat 40 dakika. Yapımına başlanan Aydın-Denizli Otoyolu ise 140 kilometrelik gövde yolu ve 23 kilometrelik bağlantı yollarıyla 163 km. planlanıyor. Otoyolda 19 köprülü kavşak, 19 viyadük ve 5 hizmet tesisi inşa edilecekmiş. Ulaştırma Bakanı’nın ballandıra ballandıra anlatıyor Aydın-Denizli arası, bu otoyolla 1 saat 15 dakikaya düşecekmiş.

TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verilmişti Önergede, otoban için yüklenici firma Fernas İnşaat ile sözleşme imzalandığı ve proje tutarının 7 milyar lirayı bulabileceğinin ifade edildiği belirtilmişti. Önergede, yap – işlet – devret modeliyle ihale edilen proje için Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yüklenici firmaya 35 bin araç geçiş garantisi verdiği ve geçiş ücretinin kilometre başına Avro cinsinden 5 cent olarak fiyatlandırıldığı iddiası da yer almıştı.

Bakan Karaismailoğlu, temeli atılan Aydın-Denizli Otoyol Projesi hakkında şu bilgileri paylaşıyor:

“Aydın-Denizli Otoyolu; 140 kilometresi 2×3 şeritli ana yol, 23 kilometresi de 2×2 şeritli bağlantı yolu olmak üzere toplam 163 kilometre uzunluğundadır. Proje kapsamında 19 adet köprülü kavşak, 19 adet viyadük ve 5 adet otoyol hizmet tesisi yapılacaktır. Otoyol güzergahı, mevcut Aydın Çevre Yolu Otoyol Ayrım Kavşağı’ndan başlayarak Dalaman üzerinden Yenipazar’a ulaşacak, Büyük Menderes Nehri’nin güneyinden, Hamidiye ve Yazırlı yerleşkelerinin kuzeyinden de Kuyucak ilçesinin güneyine varacak.

D-585 (Aydın-Denizli) Ayr.-Karacasu Devlet Yolu’nu geçen otoyol, Karapınar’ın kuzeyinden, Azizabat ve Yamalak yerleşkelerinin güneyinden D-320 Aydın-Denizli Devlet Yolu’na paralel devam edecek ve Sarayköy’ün güneyinden geçerek, Kumkısık mevkiinde D-320 Devlet Yolunun kuzeyine geçecek. Bu noktadan itibaren Denizli ilini çevreleyen otoyolumuz, Çeltikçi-Korucuk-Kocadere istikametinde devam edip, Kocabaş mevkiinde sonlanacaktır.

Peki hesaplamışlar mı?

Bölgenin eşsiz doğası ne olacak,

Tarım arazileri nasıl etkilenecek,

ÇED değerlendirmeleri doğru yapıldı mı,

Yok edilecek tarım arazilerinin ülkeye kazandırdıkları nedir,

Yapılacak köprü viyadüklerle ovaya set çekip doğal döngüyü bozduklarında doğacak sonuçlar nelerdir,

En önemlisi kendi toprağına dokunulan halk buna izin verir mi?

JESlerle madenlerle delik deşik ettiniz topraklarımızı. Hava kirliliği ciddi boyutlara ulaştı. Flotasyon yani madenleri ayrıştırma işlemi için kullandıkları çok zehirli maddeleri Çine Çayı ve Menderes nehrine akıtıp sulama kaynağımızı zehirli sulara döndürdünüz. Bu kimyasallar içme suyunun kirlenmesine, balık ölümlerine neden olurken tarım arazilerine ve doğaya çok büyük zarar veriyor.

Aydın halkı buna izin veremez…

İnsanlar ikamet ettiği yerleşkeleri terk etmek zorunda kalıyor. En verimli tarım arazileri talan ediliyor. Yer altı su kaynakları, Çaylar kirleniyor insan sağlığı hiçe sayılıyor.
Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşında olduğu gibi öfkemizi örgütlü ve güçlü bir şekilde örmek zorundayız. Başka kurtuluşumuz yok .
Para ve kâr tanrısına tapınan Parababalarının, bu insan, Tarih ve doğa katliamları onların cibilliyeti iktizasıdır. Ama bilmeleri gereken şey geldikleri gibi gidecekler, mutlaka hesabını verecekler.

Halkçı Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları olarak tüm doğa katliamlarının yapılan insanlık suçlarının takipçisiyiz…

(1) Köksal, “Ege Bölgesi’nde “Zeybek (Efe)” Tipinin…”, s.220, Yöneticilerin halkın zeybekler üzerindeki desteğini engellemek amacıyla yaptığı baskıların etkisiz kaldığı ve halkın tercihini zeybeklerden yana kullandığı görülmüştür. Çetin, a.g.m., (Adı geçen makale) s.70.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.