1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı

1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı
01.07.2021
A+
A-

Kabotaj  Bayramı  1934 yılında   kutlanmaya başlamıştır. Aslında 24 Temmuz 1923 yılında Lozan Antlaşmasıyla denizlerimiz üzerindeki yabancı ülke gemilere tanınan kabotaj ayrıcalığı , yani kapitülasyon  kaldırıldıktan sonra  1 Temmuz 1926 yılında yürürlüğe giren , 19 Nisan 1926 tarih ve 815 sayılı “Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Karasuları Dahilinde İcrayı Sanat ve Ticaret Hakkındaki Kanun’’ ile Türk kıyılarında kabotaj hakkı tamamen Türk vatandaşlarına ve firmalarına verildi.

Bu kanun ile akarsularda, göllerde, Marmara denizi ile boğazlarda, bütün kara sularında ve bunlar içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk vatandaşlarına verilmiştir. Limanlarımız arasında yük ve yolcu taşıyan tüm gemilerin kendi bayrağını taşıyan ve kendi vatandaşları ile donatılan gemiler olmasına ve yer hizmetleri ile limanlarda da tamamen kendi vatandaşlarımızın çalışabileceğine hükmedilmesi Cumhuriyetin önemli bir kazanımıdır.

Ayrıca dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği de kanun kapsamında belirtilmiştir. Yabancı gemilerin ise sadece Türk limanları ile yabancı limanlar arasında yük ve yolcu taşıyabilmesine izin verilmiştir.

Uzun yıllar Bayram olarak kutlanan 1 Temmuz da unutturulmaya , bir takım demeçlerle geçiştirilmektedir. Cumhuriyetin tüm değerlerinin alt üst edildiği, içinin boşaltıldığı bugünlerde Kapotaj Bayramının bizce önemi artmaktadır.

Yeraltı ve yerüstü doğal kaynaklarımızı yağma ve talana durmadan devam eden yerli ve yabancı Parababaları ve temsilcileri denizlerimizin de halkımızın yararına kullanılması yerine parsel parsel pazarladıklarını görmekteyiz.

Fransızca kökenli olan kabotaj kelime anlamı olarak bir devletin kendi limanlarını deniz ticareti konusunda kendi halkına tanıdığı ayrıcalık tır.

Üç tarafı denizle kaplı olan ülkemizde gerçekten denizcilikten yararlanabiliyor muyuz? Bu sorunun cevabı Hayır.

Peki kabotaj haklarımızı önemsiz gösterenler kimlerdir.

Lozan anlaşması öncesinde kapitülasyonlardan fayda sağlayan zihniyetin ta kendisidir.

Yerli ve yabancı Parababalarının temsilcileridir.

İstanbul Kanalı (Talan İstanbul) denilen Emperyalist rant projesi ile Karadeniz ülkelerinin böğürlerine hançer sokmak isteyenlerin gerçek yüzüdür.

  1. Kıyılarımız korunmamaktadır. Kıyı koruma kanununun kurallarına uyulmamaktadır. Bu nedenle denizler doldurulmakta ve karasal alan elde edilmektedir. Bu alanlarda Parababalarının istemi doğrultusunda binalar dikilmekte, balıkçı barınağı adı altında limanlar yapılmak istenmekte yani mavi deniz betonlaşmanın sonucu kaybolmaktadır.
  2. Deniz taşımacılığında özellikle İstanbul’da yolcu gemileri az çalıştırılmakta, denizlerde yolcu taşımacılığına önem verilmemektedir.
  3. Yer seçimi yanlış yapılarak oluşturulan balık çiftlikleri yaygınlaştırılmaktadır.
  4. Deniz taşımacılığı daha yaygınlaştırılıp ulaşım deniz yoluyla sağlanıp toplu ulaşımla bağlantılar kurulup yurttaşların sağlıklı ve güvenilir ulaşma imkanları için politikalar üretilmemektedir. Limanlar, devlet demir yolları bağlantılı olarak yük taşımacılığında ve yolcu taşımacılığında hakkettiği yere getirilmelidir.
  5. Kanal İstanbul gibi rant projeleriyle Denizlerin doğal dengesinin bozulması yolunda hızla adımlar atılmaktadır. Hem rant politikası olması hem de Montrö sözleşmesinin ihlali anlamına gelen güvenliğimizi zedeleyici projelerden vaz geçilmelidir. Montrö Anlaşmasının kurallarına sıkı sıkıya bağlı olmak yurtseverlik görevidir.
  6. İstanbul’daki yolcu iskeleleri ve tersaneler Parababalarının hedefi olmuştur.  Haliç Tersanesi kapatılmak istenmekte, Haydarpaşa İskelesi, Sirkeci Feribot iskelesi ranta dayalı projelerinden vaz geçilmelidir.
  7. Halkın deniz taşımacılığına ihtiyaç duyduğu bir dönemde yanlış projeler üretip yandaş şirketlerin para kazanması engellenmelidir.
  8. Mavi denizlerimizin bir parçası, göz bebeğimiz Ege Denizimizdeki 18 ada 2 kayalığın Yunanistan tarafından işgaline göz yumulması Denizciliğimize ve ulusal çıkarlarımıza en büyük ihanettir.

Ege Denizindeki işgal edilen adalar derhal boşaltılmalıdır. Üzerine yapılan yapılara el konulmalıdır. Bu adaların vatan toprağı olduğu dosta düşmana gösterilmelidir. Bu adalar kamu malıdır. Kamu yararına değerlendirilmelidir.

Gördüğümüz gibi Kabotaj Bayramının 96. Yılında denizlerimizin durumu içler acısıdır. Denizlerimizden halkımız tam anlamıyla faydalanamamakta, deniz taşımacılığından kamu yararına kullanma konusunda adımlar atılmamaktadır. Halkımızın afetlerde ve depremlerden en hızlı şekilde ulaşımını sağlayabilecek güvenilir denizler ile ilgili ulaşım politikaları üretmek yerine denizler doldurulmaktadır. Bu gidişe dur denmelidir.

Halkçı Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları olarak 1 Temmuz Kabotaj Bayramı’na sahip çıkıyoruz. Vatan topraklarının işgal edilmesine, denizlerimizin rant politikalarına kurban edilmesine şiddetle karşı çıkıyoruz.

Kabotaj Bayramı kutlamalarında Ege Adalarının işgalinden söz edilmemesinden, unutturulmaya çalışılmasından üzüntü duyuyoruz.

Tüm meslektaşlarımızı ve halkımızı deniz politikası konusunda duyarlı olmaya çalışıyoruz

Unutulmaması gereken Mustafa Kemal’in şu sözleridir. Biz unutmuyoruz. Vatan topraklarının işgaline son verilmesi için mücadele edilmesini bu nedenle savunuyoruz. Tam Bağımsız Demokratik Laik Türkiye bu nedenle özlemimizdir.

Zaferi, denizi kontrol altında tutan, ihtiyacı olan şeyi, ihtiyacı olduğu zaman, istediği yere ulaştırabilen ülke kazanır.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.